Ara

Ay

Aralık 2015

İÇ SESİMİZ,İÇ SAATİMİZ

 

İç sesimiz olduğu gibi iç saatimizde var. İç ses, yani vicdanımız tartar durur, bu durum bizim sağlıklı normal bireyler olduğumuzu gösteririr. Kendini yaptıklarını bazen beğenmemek, vücudumuzun bazı kısımlarını beğenmemek, aşırıya kaçmamak kaydıyla normaldir. Tüm kusuru sürekli karşısında bulan ya vicdansız antisosyallerdir, yada şüpheci alıngan paranoidlerdir. Bedenini, benliğini aşırı beğenenler ise narksistlerdir ki bu empatisiz insanlar diğer insanlara hem tepeden bakarlar hem de saygı ve sevgiyi sonsuz isterler, kolayca da nankörlük yaparlar. Bazen iç sesiniz sizi yorar özgüveninizi zayıflatır, kafanızı karıştırır. Bu durumda karşınızda muhtemelen profesyonel bir beyaz yakalı yalancı vardır.Duygularınıza, düşüncelerinize, şüphelerimize kısacası kendinize güvenin içinize atmayıp sorun, cevap isteyin, kaçak güreşenle yüzleşin, onurunuzu kıran,sinirinizi bozan durumla yüzleşin. Karşı tarafın size sağladıklarından vazgeçmeye hazır olun. Zira siz susarsanız giderek artan tarzda ve sonsuz bir şekilde sizi enayi yerine koymaya devam edecek ve sizi eninde sonunda tüketecektir.
İç sesimiz gibi birde iç saatimiz var. Biz uyurken bile uyanık olan, onuda kurabiliyorsunuz, benim ki iyi çalışıyor, gece saat 03.00 da kalkacağım deyip saati kurduğumda, saat çalmadan uyanırım büyük olasılıkla, aynı şekilde bu iç saati sadece gece kalkmakla ilgili kurmayız. Hayatta öncede iç sesimizle planladıklarımız vardır bilinç altımıza işler, o yüzde kendi kendimizle konuşurken bile bilinç altımıza hep iyi şeyler söylemeliyiz ki kendimizi iyi şeyleri kovalıyor bulalım. Yoksa bilinç altı olumsuz mesajlarımıza göre bedenimizi kodlar.

 

Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Pınar

Moral Psikiyatri Kliniği

ÖFKE KONTROLÜ: Kendi Kendini Kurmak (DOLDURMAK)

 

Tarife gerek var mı? İç sesinizle yaptığınız muhasebe bazen kendi kendinizle kavgaya dönüşür.Bunu kendine yapmayan var mı? İç güdüleri, dürtüleri, istekleri ,büyükleri ,inançları arasında sıkışıp kalmayan yoktur.İçinden biri ile kavga etmeyen, yakıp yıkmayan, asıp kesmeyen, sürekli iç huzuru ile gezen kişi yoktur  ya da bana hiç gelmedikleri için duymadım!

Özellikle kadınlar, olumsuz duygu ve düşünceleri çok biriktirirler. Olumsuz bir düşünce halkası beyninde dolaşmaya başlayan kadın konuşmaya başlarsa halkalar ucuca ekli sonsuz bir zincir gibi çıkar bazen. Dün akşam ki yaptığı yemeği beğenmeyen kocasına kızgınlığını sıralar, sıralar taa ki 30 yıl önce gelinlik provasında ettikleri tartışmaya kadar sonu uzanır.

Kafanıza takılan şeyleri  SORUN , susmayın. Suçlamadan, yargılamadan, içinizde biriktirmeden. Susarsanız hayallerinizde, rüyalarınızda o kişi ile kavga etmekle bitiremezsiniz.Hesaplaşma ve helalleşme ile bitirilmeyen çatışma yıllar boyu devam eder, gider. Çatıştığınız kişi ile uykusunu almış, karnı doymuş, keyfi yerinde iken başbaşa sakince konuşunuz, karşındakinin kişiliğine, kimliğine kötü söz, keskin laf etmeden bunu nasıl çözebileceğini sorun. Kendi  iç huzurunuz ve iyilik halinizi hiç birşeye ve kimseye feda etmemeye çalışın. İç huzursuzluğu lüzumsuz enerji kaybıdır. Anlamsız yorgunluklarınız, kontrol edemediğiniz öfkenizin sebebidir.

Kendi kendinizi doldurmaktan vazgeçin. O kişiye uzaktan, tüm yönleri ile ormana bakar gibi bakın. Size kattığı iyi şeyleri kendi hakkınız gibi görmeden. Genellikle karşılıklı çatışmalarda arada hakem pozisyonunda kalıp her iki tarafada “ haklısınız “ derken buluruz kendimizi . Nasreddin hoca gibi…

Mutlak doğrular vardır “Güneş doğudan doğar, eşler birbirini aldatmamalı “ gibi muğlak doğrular vardır. Benim önümdeki bardağın kulpu bana göre sağda karşımdakine göre soldadır. Kuru inatla bu kadar absürt bir şey için bile insanlar çatışıp işi , güç savaşına  götürüyorlar. Sonuç senelerce kırılmış kalpler sorarsanız kavganın sebebini asla hatırlamazlar.

Başınızdaki kara bulutları dağıtın. Bu durumu kontrol etmekte sıkıntı çekiyorsanız bedensel hareketlerinizi ve hobilerinizi arttırın. İç çatışmalarınızı yazıya da dökebilirsiniz. O kişi ile konuşmak işe yaramıyorsa , geniş aile ya da arkadaştan yardım almak bazen sorunu daha büyütür. İki kişilik sorun bazen tüm sülalenin sorununa yol açar. DEDİKODU ya dönüşür. Profesyonel psikiyatrik yardım alın.

Çocuklar bazen oyun oynarken ip gibi dizilirler,sıranın başındaki bir kelimeyi yanındakine fısıldar,  sıra ile biri diğerine fısıldar ve sıra sonundaki çocuğun söylediği sözcük bambaşka bir sözcüktür artık,  gülerler, deneyin dedikoduda böyledir. Bazen iyi niyetli bir sözlerinizin bile nereye çekildiğini, nasıl anlaşıldığını duyup üzülüp sinirlendiğiniz olmuştur.

Dedikoduyu taşıyana prim vermeyin, dinlemeyin, kendinide kolayca dolduran biri, sizide kolayca doldurabilir. Bu doldurmalar aile arasında olur ne yazık ki. Yine az bilinen atasözü buna cevaptır “anam için babama , babam için anama küsmem.”

Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Pınar

Moral Psikiyatri Kliniği

 

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑