Ara

Ay

Ocak 2016

CUMHURİYET KADINI BU KADAR UCUZ MU?

Yaşamdan örnek:

Yakışıklı bir adam, yabancı okullarda lise eğitimi, yurt dışında üniversite eğitimi, parlak bir kariyer. Yurt dışında eğitimde tanıştığı kültürlü eşiyle uzun bir beraberlik sonrası evlilik,güzel çocuklar insan başka ne ister? Harcamayı seviyor ama çok kazanmayı pek bilememiş. Hırslı ama bunu başkalarından beklemeye alışmış “yetersizim ne yaptığımı bilmiyorum. Ya çok uzakta erişemeyeceğim kişilerle sanal ortamda yazışmaya yada evli kadınlarla görüşmeye çalışıyorum ve sonunda  yakalandım. Yine yapar mıyım?

Çıkan erkeğin arkasından içeriye giren eşine daha çok şaşırıyorum. Bugün ki perişan haliyle bile resmini çekip bir derginin kapağına koysanız olur. Bu kadar genç, güzel,bakımlı,iyi giyimli,entelektüel,duyarlı kadına pek az rastlarsınız. Üstelik otoimmün bir beyin hastalığına da yakalanmış. Pamuklara sarıpta saklanası bir hali var. Yurt dışında tanıştığı erkek arkadaşını derleyip toplayarak üniversite okuyup, işe başlamış. Evlendikten sonra oturdukları evin tüm masrafını karşılıyor eşinden daha iyi kazanıyor. Evi, bakıcıyı,işini,çocuğunu çekip çeviriyor. Çekirdek ve geniş ailede ki problemleri çözüyor, çok da mutlu olmadığı için yoga,meditasyon ve spor yaparak kendini iyi hissetmeye çalışıyor. Ek kartını verdiği eşinin kontrolsüz harcamaları sonucu yenice kartı elinden almış. Adamın maaş kartının borcunun hesabını bilmiyor, bilmek istemeye gücü yetmiyor “eve borç getirmesin yeter” diyor. Yine de göbeklenen eşinin sağlığını korumak için onu spor salonu ve yüzmeye yazdırmış. Kocasına bu dünya da cenneti hazır etmiş huri kızı. Cinsel yaşamlarıda mükemmel… ve şaşkın durumda “nerede hata yaptım” “Evden kovsam ne yer, ne içer, nereye gider” kaygısı taşıyor.

Şimdi pek çoğunuzun cehenneme gitsin o adam, bu kadın deli mi? Seksten başka paylaştıkları ne varmış ki dediğinizi duyar gibiyim. En yakınınızdakilerden bu tür hikayeleri duyarsınız “bekara eş boşamak kolaydır” derler. “Hemen boşar, alır satarsınız” amaaa senelerce duygusal yatırım yaptığınız, bir hayatı paylaşacağınızı planladığınız kişiden olumlu duyguları çekmek bıçakla kesmek gibi olamaz. Kişi önce ŞOKE olur, İNANAMAZ. Sonra ÖFKE  duyar ,sonra içinden dışından PAZARLIK eder,sonra DEPRESYON a girer en son yaşadığı olayı çözer KABULLENİR .Bu bilimsel tanımın beş basmağını KÜBLER ROSS tanımlamış. Kişi ne  düşüneceğini, nasıl davranacağını bilemez. Tahteravallinin bir ucunda ki hareket etmiştir, önceden tahteravallinin bir ucu yere yapışık, bir ucu havada da olsa, patolojik de olsa bir denge vardır. Şimdi tahteravalli bir aşağı, bir yukarı, stresin tam tanımı bu. Tekrar dengeyi nasıl sağlayacak? Üstelik tahteravallinin tam ortasında oturan 4 yaşında ki bir kız çocuğu babaya aşık. Beyinde ki hastalık, bozulan  psikolojosi ile ya artarsa ne kendine ne kızına yetememe korkusu??!!!

Siz olsanız ne yapardınız?

Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Pınar

Moral Psikiyatri Kliniği

BİR GENCİ BÜTÜN BİR MAHALLE BÜYÜTÜR

Anne babalar; çocukları ile ilgili psikolojik problemlerde iki kat üzüntü duyarlar. Özellikle anneler zan altındadırlar. Çocuğun, gencin özellikle de kızların terbiyesinden mesul tutulurlar. Bazen anne, baba ve çocuklar arasında ezilir. Kızı onaylamadığı bir gençle evlendi diye karısını boşayan adam bilirim. Anne babalar söz birliği ile belli bir disiplinle büyütselerde bambaşka bir genç ortaya çıkabilir. Ortalama olarak gençler pek çok yanları ile ailelerin benzerleridir (Armut ağacının dibinde armut bulunur. Buda bir atasözü. En güzel aşılanmış armut ağacının dibinde en az birtane eğri büğrü bir armut bulunur) Küçük noktada bile ayrışmaları bazı ailelerde devasa probleme dönüştürülür. Pek çok anne baba kendini çocuğun ‘SAHİBİ’ zanneder. Oysa sadece ‘Veli’sidir. Yani çocuklar, ebeveynlere ‘emanet’ ayrı birer bireydirler. Beden ve benlik sınırlarına saygılı olmalıyız. ‘Annene babana pöf demeyeceksin’ sözünü dillerine pelesenk edip evlatlarını esir almaya çalışanlar genellikle kendi sorumluluklarını taşımayan ebeveynlerdir.

Çocuk bir bitki tohumu gibidir, büyüdükçe cinsi belli olan. Sakin çocuğunuzdan çılgın bir ergen ondan da işkolik bir delikanlı çıkabilir. Bazen de aşırı yaramaz bir çocuktan merhametli bir delikanlı çıkabilir. %50 genetik yapıyı %50 çevresel yapı şekillendirir.  Anne baba ne yaparsa yapsın bambaşka karakterde bir çocukta büyüyebilir. İki beyazdan bir zenci doğma ihtimali gibi mümkün bir durumdur.

Hayatta en ızdıraplı durumdur. Pek çok ebeveynin korkulu rüyasıdır “hayırsız evlat”. “Evladın hayırsızmı neylersin malı, evladın hayırlımı gene neylersin malı” atasözünde iyi huylu çalışkan bir evladın paha biçilmez değeri anlatılır. “Ana gibi yar olmaz” sözünde annelerin koşulsuz sevgisinden bahsedilir, ama bir taraftanda annesiz çocuklar  yolda, her yerdeler… Sokak çocukları, mendil satanlar,dilenenler,cam silenler. Onlarında anneleri ve babaları var ‘öf’demeye hakları olmadıkları.

Büyük kaos içinde olan ailelerin çocukları her yönde risk altındadır, özellikle alkol ve madde açısından ama yinede her aileden ve bireyden bağımlı çıkabilir. Sonuçta insanlar; hastalıkları için psikiyatriste başvuruyorlar vede en çok eş ve çocuklarından şikayet etselerde, en ağır travmayı anne babaları ile aralarında ki açık örtülü çatışmalarda uğrarlar. Bazen çok uzun zamanımızı alır onları “helalleştirmek ve hesaplaştırmak” bazen ölmüş ebeveyne mektup yazdırırız sonradan.

Çocuğa rol model sadece anne baba değildir. Çekirdek, geniş aile, komşular, televizyon dizileri,internet derken pek çok rol model ilave oldu. Mahalle  internet sayesinde sınırsız artık. Yine az bilinen bir atasözü ile kapatayım: “bir alimden bir zalim, bir zalimden bir alim doğar”.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Pınar

Moral Psikiyatri Kliniği

 

 

BABASINA BAK OĞLUNU AL

Kriz dönemlerinde batmış pek çok iş adamına baktım,en çok iki kez. Meslek sahibi düzgün adamlar hemen bunun altından kalktılar. Ama gönlü kırılmış olanlarla senelerce uğraştım hep. Diyelim ki gepgenç bir kişisiniz ve sırılsıklam aşıksınız, dostlarınız ve sağduyunuz size hata yaptığınızı söylüyor. Gözünüzü kör eden aşk, objektif algılarınızı bozuyor, o kişiye değil ailesine bakın. Kardeşleri, halası,dayısı, annesi, babası ile vakit geçirin. Onların tüm ailesini gözden geçirin.

Yaşamdan örnek: Nişanlı iken tanıdığım kayınpederim gastroenteroloji servisinde yatarken refakatçi olmuştum. Masum, sakin bakışlarla doktora  ‘beni iyi et’ diye yalvaran baba, o gider gitmez yatağın altından çıkarıp (midesine en kötü gelen) sigarasını tüttürüyordu ve de tuzsuz hastane yemeklerine tuz ekliyordu. Uzun seneler onu tanıdığımda hastalığı sevdiğini fark ettim. Hastalık ona özel bakım, ihtimam ve tolerans sağlıyordu. Ortaokul 1.sınıfta  eğitimine mal olan sigarayı ölesiye seviyordu. Bir çocuk gibi kendini kayınvalideye baktırıyor ve iyileşmeye hiç gayret etmiyordu. İşinde kar zarar hesabını bilmiyor, eleyip kepeğine karıştırıyordu. Sık sık gittiği kahvehanede kağıt oynuyordu. Gençken başlangıçta kendi babasının bıraktığı rüzgarla işleri iyi imiş. Büyük ağabeyi ona kazık atınca hastalanmış işini takip edememiş, çocuklarına ve eşine bakamamış. Eşide kalkıp çalışmamış çocuklarına çorap ve gazoz sattırmışlar. Üç çocukta iyi okullarda kendi gayretleri ile okumuşlar. Ara sıra ev hanımı eşine baskı yapıyormuş ‘git babandan para iste’ diye, üstüne de aldatmış. Evde hiçbir sorumluluk almayan bu zayıf karakterli adamın oğluna aşıktım. Bu adam bize berbat bir düğün yaptı. 5 yıllık çalışan oğlunun biriktirdiği evlerinde ki kasada sakladığı paralarını sormadan harcamıştı. Okumuş, yakışıklı,sıcak,samimi girişken oğlanın başka bir birey olduğunu düşünüyordum. Geçen 25 yılda tüm umutlarımı,sabrımı,sinirimi,paramı pulumu bitiren eşimin yaptıkları: babası kahvede kağıt oynar azda olsa kumar oynardı ve bize borç bırakarak öldü. Eşim sürekli borsa oynadı. Babası gibi sigara içen eşime 4 yılda sigarayı bıraktırdım. Yoksa çocuk doğurmam dedim. Babası gibi hastalıklı bir adam olmasını istemedim. Bugün ne kadar doğru yaptığımı görüyorum. 25 yılda bel fıtığı olan eşimin iyileşmeme gayreti aynı babası gibiydi, tüm ihtimamlarıma rağmen inatla çocuğu omuzuna alıp ameliyat olmayı başardı. Tüm ömür boyu herşeyi kaldırmayı bana bıraktı. Ne başının dönmesi bitti, ne kolunun ağrısı. Hastalanınca bana koştu, düzelince yeme denilen şekeri, tuzu inadına yedi. Babası onun kasada ki parasını sormadan almıştı, eşimde oğlumun üzerine yatırdığım paranın hesabına önce bir punduna getirip ortak olup, sonra ona sormadan hesabı boşaltmış. Karısını, zengin babasından para almaya gönderen kayınpederden oğlu daha akıllıydı tabi. Bizzat iyi eğitimli ve iyi kazanan bendenizi tatlı dili ile tavlayan adam önce iyilikle sonra zorla paralarımı elimden aldı. Evin tüm giderlerini bana ödetti.

Devletin verdiği işte başarılı gözüken eşime, benim birikimimle  iş yeri açtık bir-iki-üç-dört ben sürekli para verdiğim sürece çok iyi iş adamı, para alırken işimiz ortak ‘seksi kadın personel alma’ dediğimde ‘işime karışma’ diyen adam, tıpkı babasının annesine yaptığı gibi beni aldattı. Ben evin giderlerini ödemeyince evde elektrikler,sular,telefonlar,kaloriferler sürekli kesilmeye başladı ve inatla parası olmasına rağmen ödemiyor.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Pınar

Moral Psikiyatri Kliniği

KAOTİK AİLELERİN ŞANSSIZ ÇOCUKLARI

50 yaşında, 25 yıldır bipolar affektif bozukluk hastası varlıklı bir ailenin,çok iyi eğitimli kızının ne bir işi, ne bir ailesi olamamıştı. Zaman zaman alkol ve madde (joint) ve pek çok ekstramarital ilişki ile karmakarışık hayatı olan hastanın en büyük korkusu, sapasağlam bedenine rağmen depresyonun derinliklerinde iken kendisine yardım edecek kişinin bulunmayışı ve çaresizlikti. Manik dönemde pervasız davranışları ile tanıştığı normal kişiler, arkadaşlar ondan uzaklaşıyordu. Ayrı olan anne ve babasının ona ilgisi yetersiz geliyor, 85 yaşında baba, 75 yaşında anneden ilgi bekliyordu. Sosyal yaşamında ki yalnızlığı, saçma sapan ilişkilerini arttırıyor. O ilişkiler stresini, stres bipolarını tetikliyordu. İnsanlardan ilgiyi sadece para ile alabileceğini zannedip, garip arkadaşlıklar kuruyordu. Çocukluğuna dönelim.

Çok güzel bir anne, kibar düşünceli, zengin bir baba , bir oğlan kardeş seçkin mahalle ve iyi komşular. Büyük kızı 12, oğlu 9 yaşında iken genç ve güzel anne, ailecek sıkça görüştükleri ailenin adamına aşık olur ve aklı başından gider. Kocasını boşayıp bu adamla evlenmek için acele eder ama adam eşini boşamaz, ortada kalır ve bir daha evlenmez. Kızı babası sahiplenmişken, kız annesi ile yaşamayı tercih eder.

Kızı ve oğlunu tek başına büyütürken , eşinin evlendiğini  artık 18 yaşında ki kızından öğrenir ve eşinin bir yıl süren nişanlığını bilip kendisine söylememe  tembihine uyan kızına,’ artık sana bakamayacağım’ der ve kızına haber vermeden evinin kapı kilidinide değiştirerek baba evine yollar. Amacı 5 yıl sonra evlenen eski eşinin mutluluğunu gölgelemek olduğu kadar “çocuğu babanın annesi varken bir gözü, annesi yokken hiçbir gözü görmezmiş” atasözünüde aklında tutarak, mirasın ve babanın yeni eşe kalmaması için, baba evine geri gönderirken kızına açıklama yapmaz. Bir gün anahtarı ile kapıyı açamayan kızının anneye güveni yerle bir olur.  Birkaç yıl içinde başlayan bipolar affektif bozukluk hastalığı yanı sıra annesinin  babasını, babasının annesini suçlaması asla bitmez. Annesinde kalan erkek kardeşi ile babasının ve kendisinin sürekli arası açılır.

Doktor ve ilaç takibini iyi yaptırsada, manik dönemde işlediği basit bir suçla adli tıp da takip edilmek, özgüvenini zedeler. Depresyona girip kendime bakamıyacağım, banada bakan olmayacak kaygısı hastalığını tetikler durur.

Sosyal değerlere yabancılık; kaç kuşak için hayatın acımasızlığını arttırıyor. Burada başrolde ki anne,  çapkın aile dostuna duyduğu aşkın geçici olduğunu düşünebilse, kendi ile iç çatışma yaşamadan biraz evliliğine zaman tanısa, kocasının eline su dökemiyecek sadakatsiz adamın gerçek yüzünü görecek. Düşünceden eyleme geçmeden aşkın kaybolup gittiğini izleyecekti. 40 yıl sonra anne ve baba ayrı ayrı pişmandı. Anne aşka inandığı için, baba ise bir erkek arkadaşı ile bu denli içli dışlı arkadaşlık ilişkisi kurduğu için. Anne miras için kızını kurban ettiği için, baba ise öfkeye  kapılıp “bana hanım çok” dediği için. (Babanın evlendiği ikinci eş, 30 sene kadar hizmetçilerle, üstüne yapılan evlerle yaşadıktan  sonra aşırı yaşlanan  babayı terk etti. Babanın ağır ameliyatında yanında sadece bipolar hastası olan kızı vardı )

 

Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Pınar

Moral Psikiyatri Kliniği

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑